Hiç rüyanızda sevgilinizle kaktüs tarlasında yakalamaca oynadığınızı gördünüz mü? Hoş olurdu doğrusu, bırakır kaçardınız…
Güller, orkideler, akasya ağaçları gibi kaktüslerin de dünya üzerinde küçümsenmeyecek kadar kalabalık bir ailesi var. Bu bitkiler kaya, dikili taş ya da öbekleşerek çoğalan amip topluluğu görünümünde çıkabilirler karşınıza…
Kaktüsler yaşlarını kolay kolay belli etmezler. Ağaç gibi kesip halkalarını saymak, çapına bakıp tahminde bulunmak imkânsızdır. 15–20 yaşında zannettiğiniz bir kaktüs 100 yaşında bile olabilir!
Amerika’nın keşfiyle Avrupa’ya gelen ilk kaktüsler, 15–17. yüzyıllarda sadece aristokratların seralarında sahip oldukları, inanılmaz kıymetli bitkiler haline gelmişler. Tıbbi araştırmalarda kullanılmışlar. Peru’daki İnka ve Meksika’daki Aztek uygarlıklarında ise kaktüsler asırlardır hep baş tacı edilmiş. Mexico City’nin bayrağındaki kaktüs figürü eski bir efsaneye dayanır. Buna göre bir gece kral rüyasında milyonlarca kaktüs görür; daha sonra dev bir kartal havalanıp en büyük kaktüsün üzerine tüner. Bu kaktüsün bulunduğu yere de şehir kurulur…
Kaktüsler yüzyıllardır araştırılıyor; hala bilinmeyen türleri, özellikleri var. Günümüzde kaktüsler için uydurulmuş yanlış inanışlar da var. Yok, içinde dev örümcekler varmış, yok ev sahibine uğursuzluk getirirmiş, dikenleri aşırı zehirliymiş, evdeki pozitif elektriği emip ortamı gerginleştirirmiş gibi… İnanmayın. Kaktüslerin bilgisayarların yaydığı radyasyonu emdiği bile kanıtlandı. Ancak dikenlerin zehirli olma bölümünde bir doğruluk payı var; o da şöyle: Diken batan bölüme mikrop temizleyici alkol tipi bir madde sürmezseniz havadaki kirlenmeden dolayı iltihaplı yaraya dönüşebilir. Yoksa dikenler zehirli değil, sadece batıyor!..
Diken demişken, Meksika’da kimi köylerde dikili taş gibi gelişen kaktüsleri yan yana dikerek güvenlik çitleri yapıyorlarmış. Hiç kaktüs iğnesine değdiniz mi? Genelde inanılmaz serttir. Saksı değiştirirken, sularken dikkat edin. Kalın eldiven giyin ya da strafor yardımıyla kavramaya çalışın. Dikenler batar! Kaktüslerin o muhteşem dikenlerinin aslında güneşten, zararlı canlılardan korunmak için kullandığı kalkan sistemi olduğunu biliyor muydunuz? Bitki ne kadar çok dikenliyse o kadar çok güneşte yaşayabilir.
Kaktüsler içyapılarında su biriktirip yaz aylarının yağışsız dönemlerinde ölmeden dayanabilirler. Ama kaktüslerin susuz kalabilme yeteneğini bilmeniz, evdeki kaktüslerin hiç sulanmadan dayanabilecekleri anlamına gelmez.
Kaktüsler de su ister ama belirli zamanlarda… Örneğin kışın 3 haftada bir, yazın da haftada bir toprağı kontrol ederek su vermeniz gerekiyor. Saksı değiştirmelerinde bitkinizi ithal kaktüs toprağı ya da içine bol taş, çakıl, strafor parçacıkları kattığınız su tutmayan kumlu toprakla dikmelisiniz. Zenginlik olsun diye bol gübreli funda toprağı kullanmayın. Zarar verirsiniz!
Kaktüsler gübre ister. Özel sıvılı, sadece kaktüslere göre yapılmış, ithal gübreler var. Sulama yaparken, bitkiyi tepeden tüm bölümleri ıslatılacak şekilde yıkayarak su verin. Dipten çıkan fazla suyu beklemeden dökün. Kök çürümelerine sebep olmayın. Kaktüsler yaşlarına, aldıkları güneş ışığına göre her yıl çiçek açarlar. Bitki ne kadar yaşlıysa o kadar çok çiçek açar. Ağaçlardaki gibi meyveli tip kaktüslerin de meyveleri çiçeklerden hemen sonra oluşuyor. Afrika, Asya, Güney Amerika’da ve özellikle Uzakdoğu’da çok değişik tipleri var.
Kaktüslerin kesiminde elde edilen sıvı, ilaç ve içki sanayisinde kullanılmakta. Çoğumuzun bayıldığı Tekila, Saguaro kaktüsünden yapılıyor. Hiç tahmin etmezsiniz, kaktüslerin içinde inanılmaz gelişmiş bir odun yapısı var. Daha da ilginci, bu tahtalardan Meksika’da mobilya yapılıyormuş; tik kadar da dayanıklılarmış. Zavallım; sen yüz yıllarca birçok badire atlat, sonunda sandalye ol. Vah benim dikeni bol kaktüsüm vah…
Murat Pilevneli.