Kategoriler
Yazilarim

Yenebilen çiçekler – Vizyon Dekorasyon

Bugünkü güller pembe…Karanfil ya da papatya yok mu?. Koyu renk olsaydı daha tatlıydı…Peki bugünlük idare edelim bari, ama yarınki kırmızı güllü olsun lütfen…Yanlış olmasın, konuşulan malzeme pasta…Pasta!…

İnanamadım, çiçekleri şekerleme zannettim. Gerçekmiş. Tadıda mükemmel.

Art Cafe

Siz hiç gül yedinizmi? Ben çocukken çok yemiştim, birden hatırladım.Konu nereye varıyor acaba desem mi?

Evet bu ay yenilebilen çiçekler bana ilginç geldi ve size tanıtmak istedim. Bu arada dergi komşum “Afiyet Olsun- Defne Koryürek” Hanım’dan konusuna karıştığım için özür diliyorum!…

Öncelikle belirtiyorum, HER ÇİÇEK YENMEZ,ZEHİRLİ OLABİLİR!. Çiçeklerin de birkaç tanesinin tamamı, çoğununda tepe kısmı yenilebilir. Listeden beğendiğiniz varsa önce az miktar yemelisiniz. Bakalım mideniz kaldırabilecekmi?. Yiyemiyorsanız tabak süsü yapın, ama bu çiçeklerde yanlışlıkla yenebilir; çünkü çoğumuz tabağa ne konursa yeriz.

Çiçekçiden, mezattan alınan çiçekleri yıkamadan, ilaçlardan arındırmadan, varsa toprakları temizlemeden kullanmayın. Yol kenarında,araba geçen yerlerdeki çiçekleri yemeyin, aşırı hava kirliliği olan bölgelerde satılan yol çiçekçilerinin mallarını kullanmayın!. Mümkünse kendi bildiğiniz, güvendiğiniz çiçekleri yıkayıp kuruladıktan sonra kullanın. Acale edin aksi taktirde hemen yumuşayacaklar…

Bunca zahmete ne gerek var, yemeklik malzememi kalmadı dediğinizi duyar gibiyim. Romalılar döneminde bile moda olan bu yemeklik çiçekler Victorian döneminde en üst seviyede tüketilirken çok zamandır unutulmuştu. Şimdi tekrar moda oldular. Defne Hanım’a sorun…

Lale’nin taç bölümünü marul yada bezelye tadıyla (salatanızda), güllerin tamamını (tepesi tabiki!) yenebiliyor. Çilekle yeşil elma arası bir tadı var. Koyu renklilerin tadı daha iyi. Minyatür güller dondurmayla, salatada kullanılabiliyorlar. Meyve kokteyllerinde donmuş güllü buz parçaları etkileyici oluyormuş.

Ayçiçeği (safran gibi renk ve tad veriyor), yabani soğan çiçeği, ilkbaharda açan elma yada armut çiçekleri(Tatları iyi ama tehlikeli,siz az tüketin!). Borage, karanfil, minik papatya (elma tadında), kasımpatı (tadı acı, sirkelerde kullanılıyor. Japonlar çok meraklı, salatayla yiyorlar.), portakal, limon ya da mandalina çiçekleri.

Hemerocallis

Hemerocallis (Haziranda açan bir tür zambak, salatalarda yada kavun tadıda olduğu için tatlılarda kullanılıyormuş), iri Margarit papatyaları, küpe çiçekleri, Gardenia (kurutulup tabak dekorunda yada yasemin çayına alternatif olarak), Japon gülü, hanımeli, cam güzeli, yasemin, leylak, ıhlamur çiçeği(körpe yapraklarından’da sarma dolma yapılıyor), petunya, kokulu sardunyalar, aslanağazı, hercai menekşe(Japon yemeklerinde bol, en iyi örneklerini Nobu yapıyormuş, ben yiyemedim…),Nasturtium (hardal gibi tadı var, bir çeşit sarmaşık, salatada), kabak çiçeği (Sıraselviler Changa’da dolması var.) yada avize çiçeği yukka!…

Liste zannetiğinizden de uzun. Değişik tadlar seviyorsanız iki kere düşünüp biraz deneyin. Lütfen yanlış birşey yiyip zehirlenmeyin, bu yazıyı yazdığım için başımı belaya sokmayın.

Garantili denemek için İstanbul Art Cafe‘ye gidin. Resimdeki güllü pastadan ısmarlayın. Yeşil kısımları çıkartıp afiyetle yiyin…

Osmanlı Bitkileri

Hasbahce

Bana hep sorarlar Geleneksel Türk El Sanatlarında okudun, bitki – bahçe işleriyle ne alakası var diye. Alın size koca bir cevap; Hasbahçe. Sn. Nurhan Aksoy yazmış bile. Gazetelerde kitapla ilgili makaleler görünce derhal okumam gerekiyor diye karar verdim, aradım aradım, bulamadım!.Bir- bir buçuk ay sonunda Beyoğlu’nda buldum.İyi ki pes etmeden aramışım. Kitapta kendime bile anlatamadığım çok şey var. Osmanlı döneminde bitkiler (özellikle çiçekler), bahçe düzenlemeleri, kumaşlar, kıyafetler, iç oda süslemeleri, çiniler, kağıt kesme süslemeler; hatta, herşey var…

Kitaptaki bir ilginçlik hep yaşadığım Fenerbahçe Mahallesi’nin seneler önce Fener Bahçesi haliyken iki eski çizim buldum. Padişahların bizim buralarda dinlendiklerini bilmiyordum. Bir tek Petek Pansiyon var zannediyordum!

Bana bir iki işte aynen şöyle demişlerdi: “Evimizi minimalist tarzında döşettik! (aynen bu cümle), bahçemizide Zen istiyoruz.” (Söyleyenler de en minimalist tiplerdi ya neyse!…)

Belki bu kitaptan sonra Osmanlı Bahçesi isteyenler de artar.

Nurhan Hanım, ellerine sağlık. ben kendi adıma en çok bu kitabınızı beğendim. (Ne yalan söyleyeyim, öbürlerine baktım, bunu okudum) Size sormadan reklamınızı da yapıyorum.

Murat Pilevneli.