Genelde tatlı renkleri seviyorsanız alın size iki bitki: Biri kiraz diğeri sardunya. “ Hiç alakaları yok ki,” diyorsunuz ama haziran ayı ikisinin de en gösterişli zamanı…
Sardunya:
Bu bitki hayat kurtarıyor. Evet, hem çok ucuz, hem de yetişimi kolay – biraz ilgi, su, bol güneş yetiyor-. Sakın şıklık olsun diye gölgeye dikmeyin, güneş tek isteği… Bir de renkleri karışık kullanmayın. Özellikle beyaz, yanına konan bir diğer renkten etkilenip pembe ya da alacalı açmaya başlıyor. Birkaç sene önce İstanbul Hilton Oteli’nin girişinde dev kırmızı sardunya öbekleri yapılıyordu. Nedense şimdilerde düz çime çevirdiler. Bence sardunya, otel, alışveriş merkezi ya da artman önünde grup halinde tüm yaz iyi oluyor.
Boylanan türü var, sakız isminde sarkıcı türü var. Alacalı yapraklısı var. Yaprağı kokulusu var. Yaklaşık 25-30 değişik rengi var. Üretilmesi de basit: Beğendiğin bir çiçeğin dalını kopart (5-10 cm.), dik, sula… Bu kadar! Sardunyanın kokulu yapraklılarından sabun yapılıyor. Defneden sonra en çok kullanılan sabun malzemesi bu bitki.
Çit gibi dikildiğinde yılanları bahçeye sokmadığına inanılıyor. Güneyde bu sebepten dolayı dikimi çok yaygın. Sardunyalar aslında üç senede bir kesilip kısaltılmak ister. Mümkünse dipteki yaşlanmış gövdeyi atıp yerine, geçen seneki aynı bitkinin 5-10 cm.lik sürgünlerinden dikmelisiniz.
Bugünlerde her yerde satılıyor. Hiper marketlerde bile en tipik örnekleri birkaç milyon liraya bulabilirsiniz. Uzun seneler sorunsuz yetiştirmek için, kışın seranız varsa bitkinizi orada saklayın ki soğuktan donmasın. Eğer yoksa bitkinin üzerini naylonlayın. Her sene açar. Yalnız sardunyanın bir iki kaprisi var, bunları da unutmayın:
1- Çok sulanmayı sevmez. Kışın ayda bir sulanmalıdır. Dinlenmek ister (Kaktüs gibi)
2- Çiçek açmak için potasyumlu sıvı gübre ister.
3- Rüzgarsız, bol güneşli mekanlara bayılır. Önemli not: Yaprağı ve çiçeği o sene kudurtmak istiyorsanız, işlem görmemiş kahverengi pirinçle toprağa takviye yapın. Bir bitkiye bir tutam yeterli…
Kiraz:
Bu sene diktiğim bir erguvan beyaz açtı, süs kirazı diye diktiğim ağaçta (sadece çiçek açan tür) bariz kiraz çıktı. Ben meyve ağaçlarını pek sevmem, işlemi çoktur çünkü. Gübresi, bakımı, bir de mahalleli çocuk faktörünü düşünün!…
Ama artık kirazımız da var. Şimdilerde meyve verecek. Ama bir kiraz iyi ürün verebilmek için etrafında başka tür kiraz istermiş. Türkiye’de 4–5 tür kiraz var. Ama ben araştırınca, bu sayının dünyada 20’lere çıktığını keşfettim. (Değişik renkleri de tabii ki…)
Kiraz meğerse kireçli toprağa bayılırmış; e iyi burası da böyle. Sizin topraklarda yetiştirmek isterseniz ve toprak kara-asitliyse toprağa kireç serpin ki iyi kiraz versin. Vişne de aynı tip bakım isteyen bir bitki ama gübre olarak Amonyum Nitrat’a bayılıyor. Kiraz ise Amonyum Sülfat’a…
Bir ağaç 10 m. boy yapabiliyor. Senelerce yaşayabiliyor. Şeftali gibi kolay hastalanan bir yapısı yok. Gövdesi çok dekoratif. Bahçenize bir kiraz dikerseniz eğlenceli olabilir. Bu arada tek bir bitki üzerinde kendini dölleyen, sorunsuz türler de artık Türkiye’mizde varmış, biraz araştırın bulursunuz.
Meyvenin tadını anlatmama gerek yok, ama sapı kaynatıldığı zaman idrar söktürücü etkisi varmış. Tansiyona iyi geliyor. Fazla kiraz yerseniz ishal olursunuz bunu da unutmayın! Bahçedeki kiraz ağacı toplanmadığı zaman üzerine 20 değişik tür kuş gelebiliyor. Çoğu botanik kitabı bu kuşları hastalık gibi yazmış ama ben kuşlardan çok memnunum. Aynı gösteri sonbaharda Trabzon hurması ağacında da oluyor ya da nar ağacında…
Anneannem Giresunlu. Bu ilimizin isminin kirazdan geldiğini söyler hep. Trabzon yazınca ona haksızlık ettiğimin farkına vardım bir an…
Son olarak da belediyemiz bu sene İstanbul’un karakteristik ağacı Erguvan’ı sonunda sahiplenmiş. Billboard’larda afişler var, çok mutluyum. Senelerdir yurtdışından insanlar bunu ve leylekleri görmeye gelirken, bizim habersiz ve olağan davranmamıza birileri dayanamamış, bize hatırlatmış; teşekkür ederim…
Murat Pilevneli.