Fenerbahçe’de Piramit Alışveriş Merkezi’ne giderken yolun sol tarafında eski beyaz bir bina vardır. Döneminin önemli Art Nouveau örneklerindendir. Alt katındaki dört mevsimi tasvir eden seramik panolar mükemmeldir. Ama esasında evin önemini arttıran, dış cephesini saran ağaçlaşmış ihtiyar mor salkımdır. Bebek Yokuşu’ndaki o malum manolyayı bir ilkbahar şöleni gibi seyretmeye gidenler, bu evi de bu ay mutlaka gidip görsünler.
Mor salkım (Wisteria sinensis) sarmaşığı aslında çok arsız bir bitkidir. Tutunacak bir destek bulduğunda birkaç senede Monet tablolarındaki empresyonist hissi verebilir. (Monet’nin de aslında bahçıvan olduğunu biliyorsunuz herhalde. Yolunuz Fransa’da onun yaptığı Giverny Bahçesi’ne düşerse esas gösteriyi orada görün siz!..) Mor salkım hızlı gelişir, toprak seçimi yoktur. Killi, kireçli, asitli, bakım yapılabilecek her yerde gelişir.
Bu arada bu bitkinin Türkiye’de pek kullanılmayan bir yetiştirilme şekli de var. Otobanlardaki dik şevlerde yer örtücü gibi de kullanılıyorlar. Düşünsenize asfaltın yanındaki üzerine basılamayacak alanlarda mor kokulu bir gösteri, biraz da egzoz dumanı!!! Hiç merak etmeyin, mor salkım hava kirliliğine de dayanıyor. Zaten Kışın yaprakları dökülüyor. Zedelense bile bir sene sonra tertemiz, yemyeşil tekrar büyüyecek.
1950 – 60’lı modern yapılarda, dümdüz çimlerin üzerindeki metal konstrüksiyonlar heykel gibi kullanılıp mor salkımlarla sardırılmış, sahte ağaççıklar yaratılmış. Günümüzde Uzakdoğu’da pek çok parkta örnekleri var. Mor salkım zaten tipik bir Uzakdoğu bitkisi. İlginç parfümü de cabası.
Mor salkımın beyaz türü de var. Sarısı yok ama bu çiçeğe çok benzeyen değişik bir ağaç doğada var. İsmi Laburnum x watereri. Müthiş zehirli, İngilizler çok meraklı buna. Metal tellerle, ağacı yetişirken pergola gibi büküyorlar. Ama mor salkım daha havalı. Çünkü bu çiçekler daha uzun. Mor salkımın budanması da özel. Yaza doğru çiçekler geçtikten sonra yapılıyor. (E herhalde amaaan demeyin, bir sürü bahçıvan var zamanından önce budamaya bayılan!)
Mor salkımı ölmüş ya da tipini beğenmediğiniz bir ağaca da sardırabilirsiniz. Zavallımın dalları o kadar ağır değil, bir zarar veremez. Aksine daha da mutlu yükselir. Deneyin. Sarmaşığı çok sevdiniz, yeriniz de çok güneşli ama yazın yaprak görmek istemiyorum diyorsanız mor salkımla birlikte Clematis de dikebilirsiniz. Yapamam derseniz çağırın ben gelir yardım ederim. O da zarif bir sarmaşık. Pardon size tutunabilir miyim demesine, mor salkım hanıma tutunup serpilecek, yazın çeşitli zamanlarında çiçeklerini açacak.
Dekorasyonda ‘wisteria’ motifi diye biliniyor. Porselenlerde çok çeşitli örnekleri var. (Annem çok sever.) Ben Tiffany’nin zamanında yaptığı mor salkımlı vitraylara bayılıyorum. Yeni, etrafta satılan replika gece lambaları da güzel ama hiç biri sözünü ettiğim gerçeklerine benzemiyor. Şu minimalist akımdan bir kurtulalım, bakın bu motif ne moda olacak görün, bu çocuk demişti dersiniz.
Nisan ayında yapılacaklar:
•Yeni mevsimlik fideleri bu ay sonuna doğru dikebilirsiniz. “Daha gece kırağı yağışları bitmedi. Yaz çiçekleri de sıcaklık sever, olmaz dayanamıyorum.” diyorsanız saksıya dikip camekanda bekletin, sonra bahçeye dikersiniz.
•Sulamaya önem gösterin. Az da olsa yağmur yağdı, gerek yok demeyin; siz sulamanızı yapın. İlkbaharda açması bitmiş çiçekli çalı ya da ağaçlarınız (mimoza, manolya, leylak, forsithia gibi) varsa istediğiniz gibi budama yapın.
•Çitlerin düzensiz gelişen yeni sürgünlerini kesebilirsiniz. İlkbaharda açan mevsimlik çiçeklerin geçen yapraklarını temizlemeden önce, çoğaltmak için söküp ayırabilirsiniz.
•Bahçenizde balık havuzları varsa yemlemeye başlayın. Sularını da fazla yosundan temizleyebilirsiniz.
•Çimlere 15 -15 -15 ya da benzeri bir çim gübresi verin. Yabani ot kontrolüne devam. Sakın toprakta bırakmayın, hemen çoğalırlar.
•Çamlara ve asitli toprak seven bitkilere özel kimyasal gübre serpin. Asla hayvansal olanlarını kullanmayın, bu bitkilerde zararlı. Mesela karayemiş ya da manolyanızın yaprakları sarardıysa (dökülme hariç) anlayın ki bir sorun var. Kükürt serpmek de bir çözüm ama tercihiniz gübre olsun.
•Çamların dibinde çim yetiştirmeye uğraşmayın, yonca dikin. Sakın dip kısımları bol bol çapalamayın; çamlar ve manolyalar köklerinin havalandırılmasını hiç sevmez. Bir de gereksiz yere budanmayı!..
Murat Pilevneli.