• Skip to main content
  • Birinci sidebar'a geç

BAHÇEVAN

Arşiv >> Ekim 2007

Dikenli güzel, Madagaskar Palmiyesi.

Esma Hanım sormuş.

Murat Bey,
Benim 30cm boyunda bir madagaskar Palmiyem var. Bunun bakım ve üretimi hakkında bilgi verebilir misiniz acaba?
Eşini başka yerde bulamadım, bir gün bişey olacak diye korkuyorum. 8 yıldır çiçeklenmedi de. Ne yapmalıyım dersiniz?
Teşekkürler

Madagaskar Palmiyesi

Evet, çok ilginç bir bitki seçmişsiniz. Seneler önce açık havada Bodrumdaki bir projede bende kullanıp başarısızlıkla karşılaşmıştım. Çünkü bitki kışın en az 15 dereceye kadar dayanabiliyor. Tercihi genelde 26-28 derecelerde olmalı. Kışın ise toprağı 2-3 ay az sulanıp kuru kalmalı. Yeni sürgünler belirince normal sulamaya geçip toprak biraz rutubetli olmalıdır. Lütfen, sulama arasını kontrol edin, bol su vermeyin.

Bitkinin (aslında bir palmiye değil, bir çeşit sütleğen – Pachypodium lamerei yaprakları tepede palmiye gibi gözüktüğü için ismi palmiye olmuş) Anavatanı Madagaskar Adasında 10 metrelik örnekleri var (iç mekanlarda daha kısa oluyor).

Madagaskar Palmiyesi

Sizin sorduğunuz beyaz çiçeklerini ilkbahar ya da yaz başında en az 120 cm. boy yaptıktan sonra verebiliyormuş ( iç mekanlarda çok zor açıyormuş , üzgünüm!). Çiçekler bitkinin tepesinde açıyor, bitki uzadıkça kokulu çiçekleri görmeniz zorlaşıyormuş.
Normal şartlarda 10 senede yaklaşık 1 metre boy yapabiliyor.

Seneler önce Türkiyede ithalatla gelen iç mekan örnekleriyle bizim buralara kadar geldi. Yanlış bakım sonucu kolayca ölebilmesi, dikenli gövdesi sebebiylede pek tercih edilmedi.

Ev içinde kalorifere yakın, güneşli yada çok aydınlık bir yerde bitkinizi saklayabilirsiniz. Kuru havadan bozulmuyorlar.

Madagaskar Palmiyesi

Kaktüs toprağıyla her üç senede bir, yeni kaba almanız gerekiyor. Gübre sevmiyorlar!

Çeliklemeyle ya da tohumlarından üretilebiliyor. Bitkinin dipten sürgün vermiş yeni bir dalını aldıktan sonra kaktüslerde- sütleğenlerdeki gibi, 5-8 gün dikmeden biraz kurutup saklamalısınız. Sonra, dikim yapacağınız dalı dikenlerden temizleyip gövdeye çizikler atıp süzek toprakla dikmelisiniz.

Madagaskar Palmiyesi tohum kesesi

Tohumlarda çiçeklerden sonra oluşan salatalık kılıklı tohum keselerinde gelişiyorlar. Tamamen dökülecek kıvama gelmeden bitkiden toplamayın. İçinden çıkan beyaz kanatlı tohumlar fazla saklanamıyor, önce bir gün suda bekletip, yumuşatıp, adından da hemen dikim yapmanız gerekiyor.

Fazla sudan kök çürümesi, yaprak dökülmesi (alt yaprakların zamanla dökülmesi normal), soğuktan etkilenip kararan yapraklar ve kırılan gövdeden çıkan zehirli öz suyu sorun olabiliyor.

Evinde küçük çocuk olanlar, hayvan besleyenlere tavsiye etmiyorum, sütsü iç sıvısı, dikenleri çok tehlikeli. Anavatanında hayvanlarla mücadele için çit gibi dikiliyormuş!!!

Saygılarımla.
Murat Pilevneli.

Ekim 14, 2007 · 6 Yorum Kategori: Yazilarim

Sonbaharda siklamen ve dikilecek soğanlı bitkiler

Sonbaharda açan Siklamenlerin gösterisi başlayınca, İlkbaharda fışkıracak diğer etkileyici soğanlı bitkilerin tam dikim ve bakım zamanı geldi demektir…

Siklamen (Cyclamen) aslında tipik bir Akdeniz bitkisidir. Kışları – 4 dereceden soğuk olmayan her yerde rahatlıkla yetişebilir.

İlkbaharda, sonbaharda ve kışın açan üç değişik grup sıklamen vardır.

Siklamen

Bitki marketlerinde şu sıralar satılan C. Persicum aslında ev içinde, fazla sıcakta yaşayamaz. Fazla su sevmez. Rutubetli bir toprağı, serin ortamı olsun yeter. Mayıs ayına kadar değişik renkli çiçeklerini açmaya devam eder. Düz beyaz, pembe, mor, vişne, karışık renkli çiçekleri vardır. Yaprakları yuvarlak, kalp gibi, kimi zaman düz yeşil, kimi zaman da yeşil üzeri gri boyalı gibi olabilir.

Siz siz olun aldığınız, hediye gelen siklamenleri ev içinde tutmayın. Balkonunuzda 4 saatten fazla güneş almayan, bol ışıklı bir camın önüne yerleştirin. Aşırı soğuk, uzun süreli don yapmadıkça bitkiyi etkilemez. Sulamasına dikkat edin. Asla su verirken çiçekleri ıslatmayın. 6 santimetreye kadar büyüyebilen çiçekler, kuytu alanda üzerine dökülen sudan buruşabilir.

Tavsiye ederim, renkleri ve yaprakları kendi içinde büyük gruplarla düzenleyin. Koyu yeşil, bitkilerin önünde mermer deseni gibi boyalı yapraklı ve beyaz çiçeklisi süper duruyor.

Siklamen

Siklamenleri bahçenizde kışın yaprağını döken ağaç altlarına dikin çünkü yazın fazla güneş ve su istemiyorlar. Yaprakları, çiçekleri geçtikten sonra, seneye, Eylül-Ekim ayına kadar asla sulamayın. Soğanlar kupkuru kalsın. Sonbahara doğru tek tük yaprak çıkarmaya başlayınca sulayın. Çiçeklenme döneminde iki haftada bir potasyumlu sıvı gübre verin.

Siklamene yaban domuzları bayılırmış. Koca soğanları çıkartıp yerlermiş! Bu sebeple halk arasında yer somonu, domuz ekmeği ya da topalak isimleriyle bilinirmiş…

Tıbbi açıdan müshil ve kusturucu, barsak paraziti düşürücü gibi etkileri de varmış!…

Tarımda da soğanlar kaynatılıp, toprağa su dökülünce dipteki tüm solucanlar ortaya çıkarmış!… Miş muş…

Evet, siklamen konumuz bu kadar. Şimdi, tüm dünyadaki ılıman kuşakta yaşayan, bahçe meraklılarının en sevdiği mevsim, ilkbaharda açacak soğanlı bitkilerin dikim zamanı geldi demiştim.

Çiçek soğanları

Semt pazarları, çiçek pazarları, marketler derken; milyonlarca soğan birden ortaya çıktı.

Lütfen öncelikle bahçenizin iklimine, güneş durumuna ve özellikle toprak cinsine göre soğan alın. Türkiye’de yapılan en büyük yanlış burada. Örneğin bataklık gibi toprağa ya da karanlık ağaç altına lale dikilmez!

Mor laleler

Lale (Tulipa) demişken, Orta Asya orijinli bitki M.Ö. 5. ve 6.yy Hun sanatında, 12.yy İran ve Anadolu Selçuklu eserlerinde ve 13.yy Osmanlı eserlerinde sevilip bolca kullanıldığı bilinmektedir.

Osmanlı Lale

Padişahlığı dışında çok iyi bir bahçevan olan Fatih Sultan Mehmet de döneminde Topkapı Sarayını ve diğer sarayları bu bitki ile donatmıştır. Avrupalılar Laleyi bizden görüp, kendi topraklarına taşımıştır.

Lale

Lale

Botanistler laleden değişik türler üretip, Hollandalıların salgın hastalık gibi “Tulipmania” denilen soğanların servet fiyatına satıldığı, ekonomik çöküşe sebep olduğu 17.yy ilk bölümündeki çalkantılı dönemi yaşamışlardır. Ne ilginçtir ki Osmanlılar önceki zamanında lale soğanlarını satarken, sonraki yıllarda Hollandalılardan soğan ithal etmeye başlamış ve ekonomisi de zamanla çökmüştür!…

Lale figürlü elmas broş

Osmanlı eserlerinde soğanlı çiçek motifleri, işlemeli kumaşlarda, Kaftan desenlerinde, mücevherlerde, 16.yy İznik Çinileri’n de, minyatürlerde, Teship ve Kâtı sanatında, Edirnekari tahta süslemelerinde, Anadolu Halı ve kilimlerinde, mimari süslemelerde bolca kullanılmıştır…

Lale motifli Osmanlı kaftanı

Sümbül de (Hyacinthus orientalis) laleden sonra popüler olmuş, Osmanlı’nın son günlerine kadar bolca kullanılmıştır.
Sümbül

Neyse, biz yine konumuza dönelim. Artık soğanlar eski dönemlerdeki gibi servet fiyatına satılmıyor, dilediğiniz bitkinin bolca değişik türlerini de marketlerde bulabilirsiniz.Bulabildiğiniz soğanların paketleri üstünde ışık, su, toprak istekleri genellikle yazılı. Aklınızın dikine değil, bitkinin isteğine göre yönlenin.

Bahçede toprağa dikim mi yapacaksınız, üzerinde çim olacak mı, ilkbaharda dikilen yerde başka hangi mevsimlik çiçekler var, ne renk, ne boyda?

Yoksa saksıya dikip mi seyredeceksiniz? Kumlu, su geçirgen toprağa dikin, kışın su aymayan bir alandaysa arada bir sulayın.

Soğanlar kendi boyutlarının toprak yüzeyinden yaklaşık 2 – 3 misli dibe dikilmelidir. Saksıları bahçede kışın fazla yağmurla çürümeyecek ama su da alacak bir yere yerleştirin. İşin sırrı ne çok ne de az suda. Kararında olmalı. Toprağa dikilecekler örneğin yabani soğan allium, çiğdem, nergis, lale, sümbül, muscari, amaryllis, iris, frezya, anemon (Manisa lalesi), kardelen, ters lale (Fritillaria) ya da sıklamen olabilir.

Çiçek soğanları ve dikim aleti

İyi cins metal soğan dikicisiyle toprakta soğanın rahat yerleşebileceği kadar bir delik açın. Çıkan toprağı çekip alın. Dibe kum, biraz karışım toprakla soğanı yerleştirin. Büyüklüğünün 2 – 3 misli derine, daha fazla ya da az değil!

Üzerine aynı toprağı soğan miktarı kadar temizleyip tekrar yerleştirin. Doğal görünüm için bir avuç aynı cins soğanı havaya atın. Toprağa düştükleri yere dikin. Açtıklarında doğal gözükecekler.

Küçük soğanları bel çatalıyla açtığınız deliklere ya da bir parçasını açacağınız çim altına dikin, üzerini tekrar kapatın. İlkbahara doğru uç verse, dondan etkilense bile çiçekler çıkar; merak etmeyin. Toprak battaniye gibi soğanları korur.

Soğanların açması bitince tek tek çıkarıp bir dahaki sonbahara kadar kuru, karanlık bir yerde bekletin. Bir tek nergis, muscari, kardelen ve irisleri sökmeyin. Kendiliğinden çoğalıyorlar.

Önemli notlar:

* Bir iki ay sonra Kardelenleri yeşil yapraklıyken alıp dikebilirsiniz. İlla bu zamanlarda satılan kuru soğanlardan çoğalması gerekmez.

Kardelen

Sonbaharda Kardelen’i daha iyi açtırmak için soğan dikili bölgelere sıvı gübre verebilirsiniz.

İlkbaharda toprağı çapalarken o bölgelere dikkat, sakin oraları çapalamayın. Boyları 15 – 25 cm. arasında değişen Kardelenler, “lektin” adında bir protein üretiyormuş ve bu da yaprak bitiyle mücadelede kullanılıyormuş. Son duyduğuma göre de kanser ve kalp hastalıklarının tedavisinde Kardelen üzerinde birçok araştırma yapılıyormuş.

* İlkbaharda açacak soğanlı bitkilerin soğan boyutuna, sağlığına bakıp alın. Üzerleri hastalıklı, çürük, göçük olmasın. Elle az sıkınca içi boş gibiyse ve tepe noktası kırılmışsa bırakın, almayın. Normalden küçük soğan almanız gerekiyorsa çekinmeyin, alın ama bu sene çiçek veremez.

Tam güneşten yarı gölgeye kadar soğanlı ilkbahar çiçekleri dışarıda, bahçede yaşayabildiği gibi son dönem mimari uygulamalarda ev içinde iklim şaşırtılarak ,saksılarda da yetiştirilmektedir. Evde açtırılabilen nergisleri, laleleri, sümbüllleri, frezyaları, lilyumları, çiğdemleri çiçeğinden sonra yaprakları da yok oluncaya kadar sulamaya devam edin. Üst gövde yok olunca, bırakın kuru kalsınlar. Sonbaharda topraklarıyla dışarıya dikin ki gelişebilsinler…

Meraklısı için tıbbi not: Kurutulmuş nergis çiçekleri suda kaynatılıp müshil ve ateş düşürücü etkileri için de kullanılabiliyormuş…

Murat Pilevneli.

Ekim 13, 2007 · Henüz yorum yok Kategori: Yazilarim

  • Go to page 1
  • Go to page 2
  • Sonraki »

Birincil kenar çubuğu

MURAT PİLEVNELİ Hakkında

Murat Pilevneli Hakkında

Arşiv

  • Mayıs 2010
  • Mart 2008
  • Ocak 2008
  • Aralık 2007
  • Kasım 2007
  • Ekim 2007
  • Eylül 2007
  • Ağustos 2007
  • Temmuz 2007
  • Haziran 2007
  • Mayıs 2007
  • Nisan 2007
  • Mart 2007
  • Şubat 2007
  • Ocak 2007
  • Aralık 2006
  • Kasım 2006
  • Ekim 2006
  • Eylül 2006
  • Ağustos 2006
  • Temmuz 2006
  • Haziran 2006
  • Mayıs 2006
  • Nisan 2006
  • Aralık 2003
  • Kasım 2003
  • Ağustos 2003
  • Temmuz 2003
  • Haziran 2003
  • Mayıs 2003
  • Nisan 2003
  • Mart 2003
  • Şubat 2003
  • Ocak 2003
  • Haziran 2002
  • Nisan 2002
  • Şubat 2002
  • Haziran 2001
  • Mart 2001
  • Şubat 2001
  • Kasım 2000
  • Ocak 2000
  • Aralık 1999
  • Kasım 1999
  • Ekim 1999
  • Eylül 1999
  • Haziran 1999
  • Mayıs 1999
  • Nisan 1999
  • Mart 1999
  • Şubat 1999
  • Ocak 1999
  • Aralık 1998
  • Kasım 1998
  • Ekim 1998
  • Eylül 1998
  • Ağustos 1998
  • Temmuz 1998
  • Haziran 1998
  • Mayıs 1998
  • Nisan 1998
  • Mart 1998
  • Mayıs 1997

COPYRIGHT © 2023 · Murat Pilevneli